79 yaşındaki İtalyan arkeolog yıllarca kazı başkanlığı yaptığı Yumuktepe’ten kopamıyor
Arkeoloji dünyasında ayrı bir önemi bulunan Toroslar ilçesindeki Yumuktepe Höyüğü’ndeki kazılara Prof. Dr. Veli Sevin ile beraber 1993 yılında başlayan Prof. Dr. Isabella Caneva, 2000’li yıllarda kazı başkanlığı görevini devraldı. Bu tarihten itibaren 2021 yılına kadar sürdürdüğü kazı başkanlığını emekli olarak gençlere devreden Caneva, ilerlemiş yaşına rağmen halen ekip üyesi olarak kazılara katılıyor. İtalya’nın Bari Aldo Moro Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Giulio Palumbi başkanlığında gerçekleştirilen kazılarda da yer alan Caneva, kendisi için önemli bir yeri olan Yumuktepe Höyüğü’nde çalıştığı sürece ilişkin açıklamada bulundu.
Yumuktepe Höyüğü ile tesadüfen tanıştı
Yaklaşık 55 yıl önce Türkiye’ye geldiğini belirten Caneva, ilk olarak 1968’li yıllarda Malatya’daki Aslantepe Höyüğü’nde çalıştığını anlattı. Daha sonra jeolog olan eşiyle beraber geçtikleri Ankara’da 2 yıl yaşadıklarını ifade eden Caneva, Yumuktepe ile arkadaşı Prof. Dr. Veli Sevin sayesinde tesadüfen tanıştığını söyledi. Yumuktepe Höyüğü’nü yeniden kazmak isteyen Prof. Dr. Sevin’in kendisine beraber çalışma teklifiyle geldiğini dile getiren Caneva, "Bu tepe daha önce kazıldı ve çok zaman geçti. Ardından teknoloji değişti, aranan sorular da değişti. Beraber çalışmayı teklif ederek, ’Ben milattan önce 2000’den itibaren inceleyeceğim, sen de ondan öncesini’ dedi. Teklifini kabul ettikten sonra 8-9 sene ortak kazı yaptık ve beraber bir kitap yazdık. Sonra ben 2000 yılından beri tek başıma devam ettim" dedi.
"Burada bir Arkeopark olmasını istedim"
Milattan önce 7000’li yıllara uzanan geçmişiyle Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden olan Yumuktepe Höyüğü’nde Mersin’in tarihinin yer aldığını ama bunun kentte pek bilinmediğini ifade eden Caneva, "Aslında bu çok önemli. Bir şehrin 9 bin senelik tarihinin olması çok önemli. O zaman bunun anlatılması gerekiyordu. Kazılar sürerken Yumuktepe’nin daha fazla kesim tarafından bilinmesi için burada bir Arkeopark olmasını istedim. Bunun için çalışmalara başladım ama üzerinden 20 yıl geçti, hala olmadı. Ama olacak gibi. Arkeopark yanında daha canlı, daha dinamik bir şey istiyordum. O zamanlarda seramik nasıl yapılıyordu, çevre nasıldı, eski tür bitkiler ile yapılan tarım gibi şeylerin olduğu, arkeoloji bilgisi pek olmayan normal insanlara hitap edecek bir yer istiyordum. Yumuktepe Höyüğü’nü anlatmak için değişik bir lisan kullanmamız lazım, daha halka yakın lisan kullanmamız lazım. Bu işin sonuna geldik ve inşallah olacak" diye konuştu.
"Hayatım burada geçti"
Yumuktepe Höyüğü’nde yaz boyunca sadece 2,5 ay çalıştıklarını ancak tüm yılının höyükle ilgili geçtiğini ifade eden Caneva, "Hayatım burada geçti. Kazılar boyunca sadece 2,5 ay burada kalıyordum ama İtalya’ya gidince hesaplar, başvurular, raporlar, yazılar, kongreler hep Yumuktepe üzerine oluyordu. Hayatım bütün sene buna bağlı geçiyordu. Yaklaşık 31 senedir hayatım Yumuktepe’de geçti. Şimdi gençler çalışıyor. Benim için çok güzel bir şey. Değişik bakış açısı olması lazım. Şimdi beraber çalışıyoruz, karşılaşıyoruz. Değişik fikirler ortaya çıkıyor. Yeni kazı başkanı benim eski öğrencimdi; şimdi büyüdü, o çok kazı yaptı, çok iyi biliyor. Kazı Başkanı Giulio davet etti; gelecek sene de gelmeyi düşünüyorum inşallah. Burada yapabildiğim kadar çalışacağım" dedi.
"’Yumuktepe’yi ben mi kazacağım’ dedim"
Yumuktepe Höyüğü’nün camia açısından dünyaca meşhur ve bilinen bir yer olduğunu vurgulayan Caneva, "Herkes tanıyor. Ben de Yumuktepe hakkında okudum. Sonra tesadüfen buraya geldiğimde inanamadım, ’Yumuktepe’yi ben mi kazacağım’ dedim. Çok önemli bir yer. Yaşam milattan önce 7000’lerde başlıyor ve Bizans zamanı, Orta Çağ, 13. ve 14. yüzyıla kadar devam ediyor. Yani 9 bin sene hemen hemen kesintisiz devam ediyor. Demek ki ideal bir yerdi" diye konuştu.
"Çok rahat ve evimde gibi hissediyorum"
Uzun yıllar çalıştığı Yumuktepe Höyüğü ile ilgili düşüncesinin çok pozitif olduğunu dile getiren Caneva, "Ben buraya gelirken evimde gibi hissediyorum. Çok rahat ve evimde gibi. Ve ekibim de aynı şekilde hissediyor. Bu çok önemli bir şey. Bir de bir toplum oldu işçilerle, onların aileleriyle. Bizim o zamadaki genç işçiler şimdi adam oldu, dede bile oldu. Biz yabancıyız ama hiç yabancılık hissetmiyoruz" dedi.
"Anne kız gibi, abla kardeş gibi çok uzun süre çok keyifle çalıştık"
Prof. Dr. Caneva ile uzun yıllar çalışan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Gülgün Köroğlu da 1993 yılından beri aktif olarak Yumuktepe Höyüğü’ndeki çalışmalara katıldığını söyledi. Başka bir kazı başkanlığını sürdürmesine rağmen Yumuktepe’den kopamadığını belirten Köroğlu, şöyle konuştu:
"Burası biraz akademik bir okul gibi bizim için. Arkeolojiyi öğrendiğimiz, sevdiğimiz, dostluklarımızın pekiştiği bir merkez burası. Bunda kazıyı başlatan Prof. Dr. Veli Sevin’in, daha sonra Isabella Caneva’nın günümüze kadar çok çok önemli yeri var. Yani her şeyden önce bir gönül bağı var benim Mersin’e ve Yumuktepe’ye karşı. Onun için de yine geldim. Isabella Caneva ile çok uzun süre çalıştım. 2000 yılından itibaren kazı başkanımızdı. O kadar çok birlikte güzel zaman geçirdik ki; anne kız gibi, abla kardeş gibi çok uzun süre çok keyifle çalıştık. Evinde misafir etti, üniversitesine davet etti. İtalya’da evinde kaldım. Çok keyifli günler geçirdim."
"Aklı hep Yumuktepe’de"
Isabella Caneva ile 1993 yılında tanışan Mersin Müzesi’nden emekli Yaşar Ünlü ise, ilk kazılarında onlara yardımcı olduğunu söyledi. 1995 yılında bakanlık temsilcisi olarak kazılarda yer aldığını ifade eden Ünlü, "2017’de emekli olunca Isabella Hanım; dostluğumuz o kadar ileriydi ki bana ’Emekli oldun ama bizimle çalışır mısın?’ dedi. 8 yıldır da Yumuktepe’de heyet üyesi olarak çalışıyorum ama artık Isabella Hanım’la aile gibi olduk ekip olarak" diye konuştu.
Prof. Dr. Isabella Caneva’nın ülkesine gittiğinde bile Yumuktepe için aradığını anlatan Ünlü, "Yumuktepe’de ne oldu diye arıyor. Kış günü ama yine aklı hep Yumuktepe’de" ifadesini kullandı.